Danıştay 4. Daire
Tarih         : 18.12.2006
Esas No   : 2005/2360
Karar No  : 2006/2683
3568 sK. Md. 12
213 VUK Md. 4
6183 sK. Md. 5
SORUMLUNUN, BORÇLU MÜKELLEFİN VERGİ DAİRESİNCE TAKİP EDİLECEĞİ

Müşterek ve müteselsilen sorumlu YMM’nin bağlı olduğu vergi dairesince değil, vergi borçlusu mükellefin bağlı olduğu vergi dairesince takip edilmesi gerektiği.
İstemin Özeti: Yeminli mali müşavir olan davacı adına müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emri düzenlenip, tebliğ edilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; yeminli mali müşavir olan davacının Nuraydın İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin işlemlerini tasdik ederek haksız yere vergi iadesine sebebiyet verdiği ileri sürülerek müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla takip edildiği, anılan borçların tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılarak kesinleştiği ve ödenmemesi üzerine, borçlunun işlemlerini tasdik eden davacıdan istendiği, karşıt inceleme yetkisini kullanmayarak haksız yere vergi iadesine sebebiyet veren davacının takibinde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı, düzenlenen ödeme emrinin kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Karar: Davacı adına müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli» Mali Müşavirlik Kanunu’nun 12. maddesinin dördüncü fıkrasında, yeminli mali müşavirlerin yaptıkları tasdikin doğruluğundan sorumlu oldukları, yaptıkları tasdikin doğru olmaması halinde, tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. Anılan maddeye dayanılarak çıkarılan Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesinde de, bu sorumluluğun yerine getirilmesinde Borçlar Kanunu’nun “tam teselsül”  hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasında, “vergi dairesi mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairedir.” denilmektedir.

 
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 5. maddesinde, takibatın alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı, borçlu veya malları başka mahallerde bulunduğu takdirde, tahsil dairesinin borçlunun veya malların bulunduğu mahalde yapılacak takipleri o mahaldeki aynı nevinden amme idaresinin tahsil dairelerine niyabeten yaptıracağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun maddelerine göre, yetki kuralı takip edilmesi gereken kişiye göre değil, takip konusu vergi ve cezanın mükellefi olan borçluya göre belirlenmiştir. Bir vergi veya ceza nedeniyle başka kişilerin takibinin de gerektiği hallerde asıl borçlunun bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olduğu açıktır. Bu suretle, özellikle aynı amme alacağı için birden fazla kişinin takip edilmesi gereken hallerde, takipte birlik sağlanacak ve tahsil karmaşasının önüne geçilebilecektir.
İncelenen olayda, Kavaklıdere Vergi Dairesi mükellefi olan (…) İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin vergi ve ceza borçları için müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacının bağlı olduğu Cumhuriyet Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından ödeme emri düzenlenip, tebliğ edilmiştir. Bu haliyle, dava konusu ödeme emrinin yetkili olmayan tahsil dairesi tarafından düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, dava konusu amme alacağının tahsilinde yetkili olmayan davalı idare tarafından düzenlenen ödeme emrinin bu nedenle iptali gerekirken, işin esası incelenerek davanın reddine karar veren mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.